İlk fotograf, Joseph Nicephore Niepce'in penceresinden görünüm, 1827
965-1038 Karanlık Kutuyu (Camera Obscura) ilk kullanan, ortaçağda güneştutulması sırasında güneş ışınlarını incelemek isteyen zamanının ünlü optik bilgini Basralı el-Hasan'dır. Roger Bacon, 13.yüzyıl Arap yazmalarından öğrendiği "Karanlık Kutunun" ayrıntılı bir tanımını yapmış. 1460-1472 döneminde Leon Battista Alberti ve Leonardo da Vinci de Karanlık Kutu dan yararlanarak cisimlerin görüntülerini yansıtmayı başarmışlardır. 1553 Giovanni Battista Della Porta "Magiea Naturalis Libri IV" adlı eserinde Karanlık Kutuyu etraflıca anlatmıştır.(Bu yüzden Karanlık Kutunun ilk mucidi sayılır) 1568'de Danillo Barbaro, karanlık kutunun ışık gören deliğine bir mercek yerleştirmiş ve görüntü kalitesini belirgin bir biçimde artırmıştır.
Bir çok değişiklikler sonrasında; Gerekli yerlere yerleştirilen ayna ve mercek sistemiyle Karanlık Kutuya bir resim masası niteliği kazandırılmış ve saydam yüzeyinde meydana gelen görüntülerin çizilmesinde kullanılmıştır. Daha sonraları görüntülerin kağıt üzerine elle çizilmesi yerine bu tür zorlukları ortadan kaldıracak tespitler aranmaya başlanmıştır.
1727'de Johann Heinrich Schulze gümüş tuzlarının ışığa tutulunca değişikliğe uğramasının nedeninin ışık olduğunu açıkladı.
1777'lerde Scheele, mavi ve mor ışınların kırmızı ışınlardan daha etkin oldukların kanıtladı.
1780 Johan Kaspar LAVATER'in Silüet Makinası.
Bu geçen sürede ışığın etkisiyle, duyarlı maddeler üzerinde görüntüleri tespit etmek konusunda bir çok denemeler yapıldı.
1813'de Joseph Nicepore Niepce ışığa duyarlı bir levha üzerinde, kalıcı görüntüler elde etmeyi başardı.
1826'da Joseph Nicephore Niepce aynı işlemi Karanlık Kutuya da uyguladı. 1829'da kendisi gibi Karanlık Kutu da meydana gelen görüntüleri tespit etme yolları üzerinde çalışan Louis-Jacques-Mande Daguerre ile birleşerek bir ortaklık kurdu.
1837'de fizik bilgini Francois Arago tarafından Daguerre'in metodunun (Daguerrotype) esası, bir gümüş levhayı, iyot buharına tutarak, üzerinde bir gümüş iyödür tabakası elde etmek ve bu levhayı karanlık kutuda uzun süre ışığa tuttuktan sonra, civa buharıyla tutarak banyo yaptırmaktan ibaret olduğunu açıkladı. Daguerrotype metodunda kopyası elde edilen tek kopya göeüntü aynadaki görüntünün tersiydi. 1839 ve 1840'larda William Hanry Fox-Talbot gümüş tuzlarına batırılmış bir kağıt kullanarak elde edilen negatif görüntülerden, yine aynı usulle hazırlanmış kağıtlara istenilen sayıda pozitif fotograf basmayı başarmıştır. 1847 Albumin, 1851 Kollodyum ve 1873 Jelatin usulleri duyartabakayı bir cam levha üzerine dayandırdılar ve kağıt yerine de saydam ince bir film kullandılar. 1888'de John Curbult gerçek anlamda (selüloit levha üzerine ışığa duyarlı madde kaplanmış) ilk fotograf filmini hayata geçirdi. Bunu takip eden yıllarda George Eastman roll film kullanan yeni bir kamera tasarladı. 1895 Lumiere kardeşler saniyede 16 kare gösterim kapasitesine sahip sinema makinasını tanıttılar.